28 Haziran 2017 Çarşamba

Hala sinema salonu olmayan 7 il varmış...

     İnternette haber okurken gördüm. TÜİK yani Türkiye İstatistik Kurumu, 2016’ya ait sinema ve tiyatro istatistiklerini açıklamış. Öncelikle TÜİK’in böyle bir istatistik tuttuğuna sevindim. Çünkü kültür-sanat üzerine yapılan her çalışma güzeldir. İşte bu araştırmaya göre şu anda Türkiye’nin 7 ilinde hala sinema salonu yokmuş. Bu iller; Ardahan, Tunceli, Şırnak, Bayburt, Sinop, Gümüşhane ve Hakkari. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yerinde olsam hemen kolları sıvar ve bu 7 ili sinema ile tanıştırmak için çalışmalara başlardım. Bakanlığın en baştaki görevlerinden biri de bu bence. Sinema en önemli sanat dallarından biri. Ve bakanlığın görevi de bu sanatın halka ulaşmasını sağlamak. Bunun için ya teşvik verirdim ya da bizzat taşın altına elimi koyardım.

27 Haziran 2017 Salı

İnsanların tercihlerini neden eleştiriyoruz?

     İnsanların tercihlerini neden eleştiriyoruz? En ufak seçimlerinde bile hem de. Bugün bir olaya şahit oldum. Hava sıcak. Parkta oturmuş soluklanıyorum. Karşımda bir karı-koca, yanlarında da muhtemelen ikisinden birisinin annesi var. Dondurma yiyorlar. Tam kalkmaya hazırlanıyorken adamın eşi, “Şuna bak. Çocuk gibi balon almış kendine” dedi. Bu lafı duyduktan sonra dediği yere baktım. Genç bir çift. Ele ele yürüyorlar. Kızın elinde kırmızı kalpli bir balon. “Şimdi ne var ki bunda?” dedim. Balon almak sadece çocuklara has mı bir durum. Bana göre çok hoş bir durum. Çocukluğu her yaşta yaşamak güzel. Bu her şeyi eleştirme huyumuzdan vazgeçsek. Anın tadını yaşasak. Sadece kendimizle ilgilensek. Daha iyi olmaz mı? 

25 Haziran 2017 Pazar

Bayram namazını kaçırdım...

     Sabah bir uyandım. Saat 06:50 geçiyor. “Namazı kaçırdım ya” dedim. Bayram namazı saat 06:10 geçeydi. Uzun zamandır hiç bayram namazlarını kaçırmıyordum. Ve yine uzun zamandır ilk defa bayrama, bayram namazsız girdim. Camiye gitmediğim için doğal olarak fırından ekmek de alamadım. Sonra fırının yanındaki pastaneden kıymalı börek de alamadım. Bu dediklerim benim için bir gelenek haline geldi bayramlarda. Ben ekmeği ve kıymalı böreği alıp gelirdim. O zamana kadar da bizimkiler kahvaltıyı hazırlamış olurlar. Hep beraber bayram kahvaltısı yapardık. Yine bayram kahvaltısı yaptık da. Bu sefer namazı kaçırmış olmanın hüznü vardı. Bu bayram da böyle oldu. Herkese iyi bayramlar dilerim. Nice bayramlara, tüm sevdiklerimizle.

22 Haziran 2017 Perşembe

Sivrisinekler daha ortada yok, ne reklamı?

     Reklamlarda baktım, sivrisinek reklamı. Daha bizim eve sivrisinekler uğramadı bile, ne reklamı. Daha yaz gelmedi abicim. Sivrisinekler çıkacak, çıkacak da. Daha kendilerine uygun ortam bile bulamadılar. Haziran bitti, daha yaz gelmedi yaz. “Ortam hafiften ısınmaya başladı” dediğimiz o anlarda, kendini yağmur gösterdi ve peşini de, çok olmasa da soğuk izledi. Yani işin özü şu: Bu yazıyı 22 haziranda yazıyorum. Ve şu zamana kadar evimize ne bir sivrisinek ilacı aldık, ne de fişe takılan o abidik gubidik şeylerden. Daha bir sivrisinek tarafından bile ısırılmadık, ısırıldığımız yeri hart hart kaşımadık. Bu küresel ısınma, sinek ilacı üreten şirketleri de vuracak anlaşılan. 

Bazı hataların geri dönüşü yok...

     Bazı hataların geri dönüşü olmuyor. O hatadan ne kadar pişmanlık duysan da bir işe yaramıyor. Çünkü o hatayı bir kere yapmış bulunuyorsun ve lekeleniyorsun. Artık o lekeyi silmek imkansız hale geliyor. Sonra, “Keşke yapmasaydım. Keşke tekrar o ana dönebilsem kendime, ‘Dur yapma’ diyebilsem” diyorsun. Ama bunlar boşa çırpınışlar oluyor. Biliyorsun ki ölene kadar seninle gidecek o hata. Ta mezara kadar. Tabi o hatanın ceremesini sadece dünyada çekmekle de kalmayacaksın. Birde mezarın altı var. Birde orda ayrı bir hesaba çekileceksin. Yani iki dünyada da o hatanın elleri yakanda olacak. O yüzden sevgili kardeşlerim bir iş yaparken 10 kere değil, 100 kere düşünün. 

19 Haziran 2017 Pazartesi

Sanki sonbaharın başlangıcındayız...

     Bugün haziranın 19’u. Ve sabahtan beri durmadan yağmur yağıyor. Hava, fazla olmasa da soğuk. Sanki yaz ayına girmiyoruz da sonbahara giriyoruz. Mevsimler iyice karıştı. Mevsimlerin şaşması yine biz insanoğlunun suçu. Zehirli gazları gökyüzüne saldık saldık ozon mozon bırakmadık. Küresel ısınma aldı başını gitti. Her yıl bilmem kaç tonluk buz dağları çözülüyor. En son dünyanın 2 derece ısındığını duymuştum. Ben liseye gittiğim zamanlar böyle miydi ya. Mayıs girdiği zaman sıcaklar başlardı. O kadar sıcak olurdu ki. Sanki mayıs ayı ilkbahara değil de, yaz ayının içinde sanırdık. Şimdi bırakın mayısı, haziran ayının 19’u olmuş havalar hala tam ısınmış değil. Bu gidişle mevsimlerde daha ne tür değişiklikler göreceğiz bakalım.

17 Haziran 2017 Cumartesi

İnsan ayrımı yapan hoca...

     Bir sahur akşamı kanalları geziyorum. Baktım bir hoca anlatıyor. Şahsen kendisinden pek hoşlanmam. İsmini de vermek istemiyorum. İsim vererek karalamak gibi bir niyetim yok. “Ya, bu adama acaba ön yargımdan dolayı mı sevmiyorum. Dur şunu bir dinleyeyim. Ne diyormuş?” dedim. O an tüm önyargılarımı bir kenara bıraktım ve hocayı dinlemeye başladım. Beş dakika oldu olmadı. Anlattığı konudaki biri için, “Adam Nişantaşı’ndan mı çıkmış nedir?” dedi. Yahu birde hoca olacaksın. En başta ayrıştırmaya senin karşı olman lazım. Sen kendin ayrıştırırsan millet ne yapsın? Ondan sonra Nihat Hoca’yı niye seviyorsun? Severim tabi. Hiçbir programında insan ayırdığını gördünüz mü, duydunuz mu? Bu arada o hocaya önyargımda yanılmamışım. Bundan sonra ne izlerim ne de herhangi bir yazısını okurum. 

16 Haziran 2017 Cuma

Basketbol maçını da seyircisiz oynatmayı başardık, helal bize...

     Eskiden basketbol maçlarında ne kavga, ne dövüş olurdu. Futbol dünyasından ayrı bir dünyaydı. Hep derdim, “İyi bu maçlarda kavga çıkmıyor. Ama niye çıksın ki? Futboldaki holiganlar orda yok. Zaten bu holiganların basketbolla işi olmaz. Onlar basketboldan anlamazlar” diye. Ama yine ne yapıp edip, bu holiganlık işini basketbola da sıçrattılar. Bu akşam basketbol final serisi vardı. Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında. Spor bülteninde spiker anons yapıyor, “Seyircisiz oynanacak maçta” diyor. Biz bu anonsa futbol maçlarından alışığız. Gelin görün ki, basketbol maçlarında da artık bu anons yapılır olmuş. Birde dert yanılırdı. “Medya basketbola ilgisiz” diye. İlgili olduğunda neler olduğunu gördük işte. Aman medya başka spor organizasyonlarına ilgili olmasın. Bari onlar seyircili oynansın. Tabi bu yaşananların sebebi medya değil. Hırslarından gözleri hiçbir şey görmeyen, sözde yöneticilerde.

15 Haziran 2017 Perşembe

Çocuklar Duymasın, kanal D'de başlıyor...

     Çocuklar Duymasın yine, yeniden başlıyor. Bu sefer daha önce hiç yayınlanmadığı bir kanalda, kanal D. Bugün Birol Güven sosyal medya hesabından paylaşım yapmış. Dizi setinden ilk kareyi yayınlamış. Ben bir Çocuklar Duymasın’ıncı olarak bu habere çok sevindim tabi. Bari bu sefer Duygu’yu başkası değil, ilk bölümlerdeki Ayşecan Tatari oynasın. Bu zamana kadar kaç farklı kişi oynadı Duygu’yu. Bu arada bir haber duydum. Dizi için hala Havuç’a yani Furkan Kızılay’a teklif yapılmamış. Havuç’un yerine bir başkasının oynaması hoş olmaz. Dilerim ilerleyen günlerde Furkan Kızılay’ın da dizi setine katıldığı haberini alırız. Fox’ta 45 dakika olarak yayınlanıyordu. Kanal D’de de 45 dakika mı olacak? Ayrıca Fox’taki bölümleri bildiğimiz Çocuklar Duymasın kalitesinin altındaydı. Bakalım kanal D’de eski performansını yakalayabilecek mi? 

14 Haziran 2017 Çarşamba

Yeni günlük defterime başladım...

     Günlük tutmak için bir defter almıştım. Büyük boy, harita metod. 2 yıldır onu kullanıyordum. O koskoca defter iki gün önce bitti. Gerçi tuttuğum notlara günlük denebilir mi bilmiyorum. Günlük yaşadıklarımı yazıyorum ama, öyle geniş geniş değil. Mesela, “Şu şu arkadaşlarla iftara gittik” diye yazıyorum. Ama öyle uzun uzun yazmıyorum. Madde madde yazıyorum yani. Sadece kendi hayatımda olan şeyleri de maddelendirmiyorum. Ülke gündeminde çok önemli bir gelişme olduysa, onu da not ediyorum. Haberlerde bir adam çıkmıştı. Yaşlıca bir amca. Bilmem kaç yıldır hayatında ne yaptıysa yazmış. Köyünde olan düğünleri, cenazeleri bile. Cilt cilt defterleri vardı. Defterlerini torunlarına emanet edecekmiş. Belki benim de böyle cilt cilt defterlerim olur.

11 Haziran 2017 Pazar

Fatih Terim, sonunda açıklayacak...

     Sonunda Fatih Terim, Kosova maçından sonra, bu prim olayıyla ilgili ne olup bittiğini açıklayacağını söyledi. Hele şükür. Devlet sırrı gibi saklıyorlardı mübarek. Söyleyin bitsin kardeşim. Ondan sonra kimi kadroya almıyorsun, yok istifa mı ediyorsun? Ne yaparsan yap. Artık bu yaşananlardan sonra da, milli takımın tadı tuzu kalmadı. Bu turnuva Fatih Terim’in son turnuvası olmalı. Bu süreçte çok yıprandı. Aldığı kararların arkasında duramadı. Madem Arda’yı gönderdin en başta. Alma bir daha. Ama baskılara dayanamadı. Baskılara dayanamayan kişi de, Fatih Terim yani. O dayanamayacaksa, daha kim dayanacak? Yani, milli takımın cılkı çıktı. Bakalım Fatih Terim, yarın neler diyecek? Şu devlet sırrı gibi saklanan olay neymiş, bir öğrenelim.

9 Haziran 2017 Cuma

Vatanım Sensin sezon finali nasıldı?

     Vatanım Sensin sezon finalini izleyebildiniz mi? Ben izledim. Hüsrana uğradım. Bundan önceki birkaç bölüm, sezon finaline yakışacak bölümlerdi. Ama bu bölüm sarmadı beni. Cevdet’in yemediği kurşun kalmadı. Şimdi o adamı nasıl bir şey yapacaksınız da, tekrar hayata döndüreceksiniz? Okan Yalabık’ın oynadığı Hamilton karakterinin yakalanma sahnesi, çok basitti. Tevfik desen. Adam kötü olabilir ama zekiydi. Şimdi adamı deli yapıp çıkardılar. Yani kısacası, yüreğim ağzımda, gelecek sezonu beklemiyorum anlayacağınız. Siz ne diyorsunuz sezon finali ile ilgili?

Emre Karayel, Çarkıfelek'i sunabiliyor mu?

     Çarkıfelek, Emre Karayel’in sunumuyla kanal D’de yeniden başladı. Abi bir program ile özdeşleşmiş bir adam varsa, o programı başkasın...